Kapatmak için ESC'ye basın

Japon mimarlardan, Antakya’nın inşa ve ihyası için ‘tarihi doku’ vurgusu

Türkiye’de yaşanan en büyük felaketlerden biri olan 6 Şubat depremlerinden en fazla etkilenen il Hatay oldu. Yaklaşık 24 bin kişinin hayatını kaybettiği, çok sayıda insanın yaralandığı kent adeta tanınmaz hale geldi. Binlerce yıllık tarihi yapının bulunduğu kentin yeniden inşası ise önemli bir gündem oldu. 

Dünyada en fazla depremin yaşandığı ülkelerden biri olan Japonya’da bulunan Mukogawa Üniversitesi Mimarlık Fakültesi ile BAU Mimarlık ve Tasarım Fakültesi, bu sorun üzerine depremden yaklaşık iki ay sonra “Afetlerde Zarar Gören Kentlerin Tarihi ve Kültürel Dokusunun İhyası” adıyla ortak akademik çalışma başlattı. 

Japonya’nın Kültür Bakanlığı’na bağlı Kültür İşleri Ajansı’nın sağladığı hibe desteğiyle yürütülen bu projenin öncülüğünü BAU Mimarlık ve Tasarım Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Murat Dündar yaptı. Antakya’nın, depremlerden sonra hasar gören tarihi kent dokusunun ve kültürünün yeniden özüne döndürülmesi için en etkin yolun bulunmasının amaçlandığı proje, yaklaşık bir buçuk yıl süren çalışmayla sonuçlandı. Çalışma sürecinde yapılanlar, elde edilen bulgular ve çözüm önerileri, Bahçeşehir Üniversitesi Güney Kampüs’te düzenlenen seminerde anlatıldı.

Seminere Japonya İstanbul Başkonsolosu Kenichi Kasahara, Mukogawa Üniversitesi Mimarlık Bölüm Başkanı Prof. Dr. Kazuhiko Yanagisawa, aynı üniversitenin hocalarından Prof. Dr. Chikashi Yamamoto, Prof. Dr. Shigeki Tosu, BAU’dan fakülte dekanı Prof. Dr. Murat Dündar ve öğretim üyelerinden Dr. Sinem Kültür konuşmacı olarak katıldı. Akademisyenlerin yanı sıra Japon ve Türk öğrencilerin de dinleyici olarak bulunduğu seminerin açılış konuşmasını Prof. Dr. Murat Dündar yaptı.  

“AFETLERE HAZIRLIK BEKA MESELESİDİR”

Programı, 6 Şubat depremindeki büyük yıkımda hayatını kaybedenler için bir dakikalık saygı duruşuyla başlatan Prof. Dr. Dündar, 2023’te yaşanan felakette yıkımın büyüklüğüne sebep olan ihmallere değindi. Dündar, depremlerin yanı sıra afete hazırlık, afet sonrası kriz yönetimi, eskisinden daha iyi yeni konseptler geliştirme konularını da ele alarak sürece bakmak gerektiğini söyledi. 

Dündar ayrıca, afetlerin yalnızca yaşandığı süreçte hatırlandığını belirterek şöyle konuştu: “Afet konusu, sadece belirli günlerde ya da dünyanın bir yerinde bir afet olduğunda gündeme gelmesi gereken bir konu değildir. Afetlere hazırlık, bir beka meselesidir. Bizler bu farkındalığı oluşturacak çalışmaların içerisinde olmalıyız. Her daim bir vesileyle bu konuyu gündemimizde tutmalıyız. Hazırlıklarımızı yapmamız, mental ve fiziksel olarak yaşama alanlarımızı güçlendirmemiz ama onun ötesinde, bizim de sonraki nesillere bu konudaki bilinci aşılamamız gerekiyor.” 

JAPONYA BAŞKONSOLOSU KONUŞMA YAPTI

Prof. Dr. Dündar’ın ardından kürsüye çıkan Japonya İstanbul Başkonsolosu Kenichi Kasahara, 6 Şubat depreminde büyük üzüntü yaşadıklarını ifade ederken yardıma ilk koşan ülkelerin arasında Japonya’nın da bulunduğunu belirtti. Japonların Türkiye’yi ve Türkleri çok sevdiğini ifade eden Kasahara, Japonya’dan gelen öğrenci ve akademisyenlere, “Ülkemize döndüğünüzde, çevrenizi Türkiye’yi ziyaret etmeleri konusunda teşvik etmelisiniz” dedi.

NEHİR VE DAĞ VURGUSU

Seminerde konuşan Mukogawa Üniversitesi Mimarlık Bölüm Başkanı Prof. Dr. Kazuhiko Yanagisawa, tarihi kentin yeniden inşası sırasında tarihi dokuya bağlı kalınması gerektiğini ifade ederek “Ucuz beton kullanmak yerine tarihi dokuya uygun kesme taş kullanılmalı” dedi. Çalışmalarda yerel mimarların olması gerektiğini ifade eden Yanagisawa, kentin kuruluşundaki önemli coğrafi unsurlardan olan Asi Nehri ve Habib-i Neccar Dağı’na da vurgu yaptı. Yeniden inşa sürecinde bu iki unsurla uyumu bozan yapılaşmaya dikkat çeken Japon mimar, gördüğü diğer eksiklikleri ve önerilerini maddeler halinde anlattı. 

TARİHİ DOKUYA UYGUN MAKET

Japon akademisyen Prof. Dr. Chikashi Yamamoto ise Japonya’da yaşanan önemli depremlerden bahsederek elde ettikleri deneyimlerden örnekler verdi. 1923 yılında yaşanan 104 bin kişinin öldüğü Tokyo depremini Antakya’da yaşanan depreme benzeten Yamamoto, Japonya’nın bu depremden büyük deneyimler kazandığını söyledi. 1995 yılında yaşanan Kobe depreminden ve 2011 yılında yaşanan Doğu Japonya depreminden alınan dersleri de dile getiren Japon mimar, yeni yapılan kentlerin birbirine benzemesini eleştirdi. Prof. Dr. Chikashi Yamamoto, tarihi dokusuna uygun olarak maketi hazırlanan Antakya projesini animasyon ve görsellerle anlattı. Tasarımında Japon yüksek lisans öğrencilerinin de yer aldığı proje sunumunda, animasyonların cadde cadde, sokak sokak ayrıntılı bir çalışmayla hazırlanmış olması dikkat çekti.  

TAŞ EVLERİ ÇAMUR BAĞLANTI YIKTI

Japonya’nın önemli mimarlarından Prof. Dr. Shigeki Tosu ise tarihi kentteki tarihi yapıların nasıl onarılacağı hakkında sunum yaptı. Tarihi taş yapıların bağlantısında kullanılan çamur kerpiç harcının zayıf bir bağlayıcı olduğunu tespit ettiklerini belirten Tosu, bu bağlantıların güçlü çimentolarla yenilenmesi gerektiğini söyledi. Taşların zayıflayan bölümlerinin de güçlendirilmesi gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Shigeki Tosu, tek ya da az katlı taş yapıların korunduğu, demir ve çimento ile temele bağlanan katmanlı bir yöntemi anlattı. Japon mimar, diğer yapı tiplerindeki güçlendirme yöntemlerine de değindi.

DEPREM BÖLGESİNDE ANKET YAPILDI

Yürütülen akademik çalışmanın BAU tarafını temsilen projede görev alan Dr. Öğr. Üyesi Sinem Kültür ise Japonya’dan akademisyenlerin proje sürecinde ülkemize gelerek afet bölgesindeki incelemelere katıldıklarını belirtti. Dr. Öğr. Üyesi Kültür, projenin Japonya tarafının çalışmalarına katkıda bulunmak için BAU Mimarlık ve Tasarım Fakültesi öğrencilerinden oluşan bir grupla birlikte kendilerinin de ülkeyi ve afet konularında ileri teknolojilerin geliştirildiği merkezleri ziyaret edip incelemeler gerçekleştirdiklerini söyledi. Japonya’da yaşadıkları deneyimleri anlatan Sinem Kültür, deprem bölgesinde yürütülen10 soruluk anket çalışmasından elde edilen verileri de seminere katılanlarla paylaştı.