Kapatmak için ESC'ye basın

Japon öğrenciler Türk mimarisini inceledi 

BAU Mimarlık ve Tasarım Fakültesi’nin, Japonya’daki Mukogawa Üniversitesi ile düzenlediği kültürlerarası mimarlık çalışması Inter Cultural Study of Architecture (ICSA) Programı bu yıl 14’üncü kez gerçekleşti. Japonya’dan gelen Mukogawa Üniversitesi Mimarlık Bölümü Yüksek Lisans Programı’ndan yedi öğrenci, Türkiye’nin mimarlık alanında tarihi öneme sahip yapı ve mekanlarını uzman kişiler eşliğinde ziyaret ederek inceleme olanağı yakaladı. Japon öğrenciler, program süresince gezdikleri yerlerin eskizlerini yaptı. Program sonunda eskizler BAU Mimarlık ve Tasarım Fakültesi’nde sergilendi. 

TÜRK KÜLTÜRÜNÜ DE ÖĞRENİYORLAR

Türkiye’deki ilk güne Sultanahmet Camii’ni gezerek başlayan öğrenciler, BAU Mütevelli Heyet Başkanı Enver Yücel ve Bahçeşehir Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Esra Hatipoğlu’nu ziyaret etti. Öğrenciler gezi kapsamında Eyüp, Eminönü, Fatih ve Galata bölgesi başta olmak üzere İstanbul’un en önemli tarihi yerlerini gezdi. Aynı zamanda Yıldız ve Dolmabahçe saraylarında koruma ve restorasyon eğitimine katılan Japon öğrenciler, Büyükada’da bulunan Eski Rum Yetimhanesi’ni de inceledi. Öğrenciler, gezi faaliyetlerine ek olarak seminer ve sosyal etkinliklere katılırken Türk kültürünü yakından gözlemleme şansı da elde etti. Etkinlik kapsamında Japon öğrenciler, Bursa ve Edirne’ye yapılan gezilerle Türk mimarisinin en önemli örneklerini gözlemledi. 

“KÜLTÜREL ETKİLEŞİM, TASARIM POTANSİYELİNİ YÜKSELTİR”

“İki haftalık sürede gerekli incelemeler, atölye ve eskiz çalışmaları yaptılar. Tarihi öneme sahip binaları gezerek oralarda atölye çalışmaları gerçekleştirdiler. Böylece hem ülkemizi yakından tanıdılar hem de mimari anlamda farklı açılımlar kazandılar” diyen Mimarlık ve Tasarım Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Murat Dündar, iki ülkenin öğrencilerinin, ileride değişik iş birliklerinde bulunup tasarım geliştirebileceğini söyledi. Tasarım eğitiminin kültürden bağımsız düşünülemeyeceğini vurgulayan Prof. Dr. Murat Dündar, “Kültüründen, bağlamından kopuk bir tasarım eğitiminin çok verimli olmadığı inancındayım. Tasarım eğitimi yalnızca belirli kavramsal konuların kampüs alanı içerisinde verildiği bir eğitim değildir. Yeni tasarımların ortaya çıkma potansiyeli, farklı bağlamlardan gelen tasarımcılarla bir araya gelinerek farklı kültürel etkileşimler sonucunda artar” diye konuştu. 

“RESTORASYONDA ORİJİNALİN KORUNMASI ÇOK BAŞARILI”

10 yıldan fazla süredir yüzlerce Türk ve Japon öğrencinin değişim programını deneyimlediklerini ifade eden Mukogawa Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Tomoko Ikuta Uno, “Japonya’nın geleneksel mimarisi daha çok ahşap mimariden oluşuyor. Türkiye’de ise farklı malzemelerden yapılmış çok sayıda eski binanın hâlâ ayakta olduğunu görüyoruz. Orijinalini koruyarak restorasyon sürecini gerçekleştirmeleri çok başarılı. Aynı zamanda çini işlemelerinin yapı içerisinde kullanılması fikri geleneksel Türk mimarisinde çok etkileyici bir iç mekân oluşmasına kaynak oluşturuyor” dedi. 

“ÇOK İNCE İŞÇİLİK GÖZLEMLEDİM” 

Program çerçevesinde deneyimlerini aktaran Mukogawa Üniversitesi öğrencisi Yui Nakatani, “Osmanlı İmparatorluğu’na başkentlik eden şehirlere gittik. Edirne, Bursa ve İstanbul’daki dini yapıların kubbelerindeki yapım tekniklerinin değişimi ve gelişimi beni çok etkiledi. Yıldız Sarayı’nda ve Dolmabahçe Sarayı’ndaki atölyeleri gördük. Atölyede yapılan tasarımların Dolmabahçe Sarayı içerisindeki uygulanmış halini gördüğümde çok etkilendim. Çok kaliteli ve çok ince işçiliğin olduğu yenileme çalışmaları olduğunu gözlemledim” dedi. 

Program süresince gezdikleri yerlerin eskizlerini yapan Japon öğrenciler, BAU Mimarlık ve Tasarım Fakültesi’nde bir sergi gerçekleştirdi. Katılan öğrencilerin mesleki gelişiminde önemli bir yer tutan program, Türkiye ile Japonya arasındaki ilişkilere bilimsel ve kültürel alanda katkı sağlamayı amaçlıyor.